23 Tem 2010

Şimdi Neredeler -Kısım VIII- [Beşiktaş Özel]

Beşiktaş taraftarı ile bazı futbolcular arasında "farklı" bir şeyler vardır.. Bu "şey"lerin futbolcunun performansı ile çoğu zaman alakası olmamıştır.. Futbolcunun bir mimiği, bir hareketi bile bu hisleri tetiklemeye yeterli olabilir.. Taraftarına koşarken gözleri ışıl ışıl parlayan Ronaldo'yu, Alan Smith'e çaktığı yumruğun ardından "sahada kartal gibi çarpışmıyorduk," diyen Pascal'ı nasıl unutsun bu taraftar?

"Şimdi Neredeler" serisinin 8. halkası, siyah beyazlı formayı az ya da çok terleten ama o elektiriği yakalayıp taraftarın hep bir başka hatırladığı futbolcular için geliyor..

Not 1: Listede herhangibir sıralama kıstası yoktur. Tamamen rastsal bir sıralama mevcuttur.
Not 2: Pascal'ı yazmaya gerek bile yok.. O zaten bizim kanımız, canımız.. Gözümün bebeği Stefan Kuntz için ise daha önceden bir iki satır yazmıştım.. Buradan ona da ulaşabilirsiniz..


Daniel Amokachi
Beşiktaşlı taraftarların hala adını hasretle andığı güzel anıların insanı. Taraftarın ruhunu ateşleyen "siyahi İlhan Mansız".. Üç sezon giydiği Beşiktaş forması altında sergilediği harika performans onu yarı yolda bırakan dizi yüzünden sona erdi.

Amokachi, Beşiktaş tarihinin 2000'inci golünü atan oyuncudur. Bununla birlikte "Şampiyonlar Ligi" organizasyonunun tarihindeki ilk gol de 1992 yılında o dönem Club Brugge forması giyen Daniel Amokachi'nin ayağından gelmiştir.

Gördüğü bir kırmızı kartın ardından kendisine uzatılan mikrofona, "He told me i*ne. If he tells me i*ne, then i tell him to fuck off!" demesi de unutulmazdır.

Amokachi 2005 yılında emekli oldu.. Bir dönem teknik direktörlük de yaptı. Şimdi Nijerya Milli Takımı'nın yardımcı hocası..

Kısacası, HEPİMİZ NİJERYALIYIZ!


Markus Münch
1999 yılında ülkemize gelen ve DML bizi kavramıyla tanıştıran Münch iki yıl sonra ülkemizden ayrıldı.

Onu Beşiktaş'tan gönderen isim, futbolcu yeteneklerini süzmek konusunda rakip tanımayan ve "İbrahim Üzülmez varken Münch'e gerek yok," diyen Christoph Daum oldu..

Temiz ama sert oyunu, bindirmeleri, harikulade sol ayağı ve efendiliği ile gönüllerde taht kuran Münch, İnönü Stadyumu çimlerine 2003 yılında, 100. yıl kutlamaları çerçevesinde düzenlenen gösteri maçında bir kez daha çıktı ve herkesi yine mest etti.

Bu efendi adamın Beşiktaş forması içinde bir şampiyonluk görememediğini düşündükçe içim hala cız eder..  Şimdilerde ortalarda gözükmüyor.. Alman sitelerinde bir iki köşe yazısına rast gelmiştim..

Bu taraftar seni unutmadı Markus!

Les Ferdinand
Sadece bir sezon o da kiralık olarak oynadı Beşiktaş'ta.. Buz gibi, havalı bir İngiliz forvet değil, yanık teniyle bizden biri, "Ferdi" oluverdi bir anda.. 1989 yazında QPR'ye geri döndüğünde ise yarım kalan bir aşk hikayesine dönüştü. Büyüdü, yıldız oldu.. Premier League tarihinin önemli isimleri arasına girdi.. Sayısız ödül aldı, başarılara imza attı..

"Bir insan, dahası bir yabancı sadece 1 sene kaldığı bir takımda ne kadar iz bırakabilir ki?" diye soranlara diyorum ki; koşun hemen yoldan bir Beşiktaşlı çevirin. Ona Les Ferdinand'ı sorun.. Yüzündeki ifadeye bakın..

Ferdi şimdi emekli.. Tottenham Hotspur'un genç forvetlerine gol atmayı öğretiyor..




Miroslav Karhan
Nevio Scala'nın ülkemize getirdiği bu adam Beşiktaş formasını sadece bir sezon giydi. Markus Münch ile gösterdiği uyum hala rüyaları süslüyor..

Beşiktaş'ta hem sağ bek, hem libero, hem savunmaya yönelik orta saha hem de DMR olarak forma giydi, her mevkide de başarılı oldu.. 2 numara ona çok yakıştı..

Futbol hayatına hala Mainz'da devam ediyor. Ülkesinin milli takımının da kaptanı.. Geçtiğimiz gün, Panini’nin 2010 Dünya Kupası çıkartma albümünde yüz yüze geldik kendisiyle.. Gülümsedim..


Antonio Carlos Zago
Beşiktaş'a Serie A'dan, Roma'dan 33 yaşında geldi. 30 numaralı formasını iki yıl terletti.

Sert oyununa rağmen iyi huylu bir yapısı vardı. Beşiktaş dergisi için yüzünü siyah Beyaza boyayabilecek kadar seviyordu takımı.. Taraftarı selamlamadan sahaya girmez, tribüne uğramadan çıkmazdı. Ronaldo ile sağladığı uyum ise takdire şayandı.

Beşiktaş'tan sonra Santos ve Juventude formaları giydi.. Sonrasında São Caetano'da teknik direktörlük yaptı. Şimdi Palmerias'ın başında Cassio Linconln'e hocalık yapıyor..


Fani Madida
Beşiktaş taraftarı pek çok siyahi oyuncuya bağlandı ama Fani Madida başkaydı..

Şut çekemezdi ama hızlıydı.. Metin Ali Feyyaz'a sayısız gol attırdı.. Derbi maçlardaki performansları ile birçok tezahürata ilham kaynağı oldu. Atom Karınca'nın yerini başarıyla doldurdu.. (Çok sevdiğim bir dostumun eleştirisi üzerine eklemek isterim ki; "Rıza Çalımbay'ın yerini doldurmak"tan kastım, Çalımbay'ın Madida'nın gelişinden sonraki dönemde sağ kanattan ortaya geçmesi ve takıma forvet olarak alınan Madida'nın sağ kanatta oynamasına rağmen hiç aksamamasıdır.)

Ülkesine dönmek istediğini açıkladıktan sonra Beşiktaş'tan ayrıldı ama ilginç bir kararla Antalyaspor ile anlaştı. Sonraki yıllarda Antalya-Bursa arasında mekik dokuyan Madida, 2000 yılında emekli oldu.

Dünya Kupası'nda ise Güney Afrika’da Parreria'nın yardımcılığını yaptı..



Federico Giunti
1971 doğumlu Giunti, Beşiktaş'a kiralık olarak geldi. 18 ay kaldığı İstanbul'da tertemiz oyunuyla gönüllerde taht kurdu. Düz oyunu ile "istikrar" kelimesinin ayaklı simgesi oldu.

Türkiye liglerinde oynayan ilk İtalyan futbolcu olarak tarihe geçti. Daniel Gabriel Pancu ve Tayfur Havutçu ile kurduğu birliktelik başarıyı da beraberinde getirdi.

"Süper teknik" olmadığı için değeri fazla bilinmedi ve kadroya kesin olarak katılması için girişimde bulunulmadı.

İtalya dışında top koşturduğu tek takım olan Beşiktaş'tan sonra tekrar evine döndü ve Bologna ile anlaştı. Halen yeşil sahalarda ve Treviso forması giyiyor.

Zlatko Iankov
Sırtında bir "Yankov" bir "Iankov" yazardı maçlarda.. Gösterişsiz oynardı ama işini kusursuz yapardı. Federico Giunti'ye kadar yerini doldurabilen olmadı bu Bulgar DMC'nin.

Milli takımda uzun bir süre Letchkov ile birlikte Ivankov, Kostadinov ve Stoichkov'un arkasını topladı. (Ki Iordan Letchkov da sonradan Beşiktaş'a getirildi.)

1998 yılında takımdan gönderildi ve Adanaspor ile anlaştı. Sonrasında ülkesine döndü.. Birkaç sene sonra Vanspor ve Gençlerbirliği forması giyse de asla eski günlerine dönemedi. 2002 yılında emekli oldu. Şimdi doğduğu kent Burgaz'da bir futbol takımında sportif direktörlük yapmakta..


Ronaldo Guiaro
Zaman zaman attığı kritik gollerle (Fenerbahçe ve Sparta Prag maçlarını unutamam) takımını taşıyan, efendi, sağlamcı, pas yüzdesi yüksek bir savunma oyuncusuydu. Takım içinde hiçbir soruna sebep olmamış, sürekliliğiyle herkese örnek olmuştu. Yanında Zago, arkasında Cordoba ile harika bir uyum sergilemişti.

Ronaldo, Beşiktaş formasını son kez 2005 Mayıs'ında giydi. Sonrasında eline birkaç yüz bin dolar tutuşturularak karga tulumba gönderildi takımdan. Beşiktaş forması ile en çok sahaya çıkan yabancı oyuncu unvanını da halen elinde bulunduran Ronaldo futbol hayatına Ege'nin karşı kıyısında, Aris'te devam ediyor.


Oscar Cordoba
Luce'nin Beşiktaş'a kazandırdığı en büyük değerlerden biri olan Cordoba, 4 yıl terlettiği formasını büyük acılar içinde terk etti. Galatasaray'a kaptırılan şampiyonluk sonrası şike yaptığı iddia edildi ve kariyeri boyunca en çok formasını giydiği takımdan kalbi kırık bir şekilde ayrıldı.

Çoğu zaman kaleci mi son adam mı olduğu anlaşılamayan, tekniği yüksek (ki bir dönem Sergen'den sonra takımdaki en teknik adamdı) cesur ve degajları ayağa giden (Chelsea galibiyetini hatırlayalım) bu enteresan kaleci emekli olduğu güne dek milli takım formasını sırtında taşıdı.

Beşiktaş'tan sonra Antalyaspor ile anlaştı. 2007 sezonu sonunda emekli olduğunu açıkladı ama hemen ardından ülkesinin Deportivo Cali takımı ile anlaştı. 2009 yılında ise nihai emekliliğini açıklayan Cordoba şu anda ülkesinde TV programlarında boy göstermekte..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder