13 Tem 2010

Güney Afrika'dan dönerken..

2010 Dünya Kupası sona erdi. Afrika kıtası da alnının akıyla kalkmış oldu büyük bir organizasyonun altından.. Turnuva sonunda İspanya duble yapma hayaline belki Iker Casillas'ın yarı final ve final maçlarındaki sıra dışı performansı ile belki de Xavi-Iniesta ikilisinin insanın ruh sağlığını tehdit eden paslaşmaları ile ulaştı..

Şimdi turnuvanın lüzumsuz istatistiklerine bakalım:

Turnuvaya 736 oyuncu katıldı. İngiltere, liglerinden gönderdiği toplam 117 oyuncu ile bu alanda ilk sırada yer aldı. (Tüm oyuncuların %16'sı.)

Turnuvada, sadece kendi liglerinde oynayan futbolcularla başarı kovalayan takımlar İngiltere, Almanya ve İtalya oldu. Kadrosunda kendi ulusal liginden bir tek oyuncu bile bulunmayan takım ise Nijerya idi. Kulüp takımları arasında ise milli takımlara 13 kişi gönderen Barcelona şov yaptı.

Toplamda 145 golün atıldığı turnuvada gol ortalaması 2,27 oldu. (Bu rakam 2006, 2002, 1998 ve 1994 turnuvalarının altında.)

Almanya, maç başına ortalama 2,29 gol atarak "en golcü takım" oldu. Cezayir ve Honduras evine gol atamadan dönerken en çok gol atan takım yine (doğal olarak) Almanya oldu. Asist farkıyla gol kralı olan Alman Thomas Müller, muhteşem performansını altın ayakkabı ile taçlandırdı. Turnuvada hat-trick yapabilen tek oyuncu Gonzalo Higuain oldu.

Kuzey Kore, maç başına yediği 4 golle "turnuvanın kalburu" oldu. İspanya ise oynadığı 7 maçta sadece 2 gol yedi. Oynadıkları her maçta gol yemeyi başaran takımlar Avustralya, Kamerun, Danimarka, Yunanistan, İtalya ve Kuzey Kore olurken, İspanya 7 maçın 5’inde gol yemeyerek büyük bir başarıya imza attı.

Çalınan 15 penaltı düdüğünün ardından sadece 9 gol sevnci yaşandı.

Wesley Sneijder, oynadığı maçların 4 tanesinde "maçın adamı" olmayı başardı ve bu açıdan en başarılı oyuncu oldu.

10 adet stadyumda toplam 3.178.856 biletli kişi maç izledi. Maç başına ortalama 49,670 kişi olurken, stadyumlarda doluluk oranı %93 seviyesinde gerçekleşti.

Maç kaybetmeden turnuvadan elenen tek takım Yeni Zelanda olurken, Maç kazanamadan evine dönen takımlar Cezayir, Kamerun, Fransa, Honduras, İtalya, Kuzey Kore, Nijerya ve yine Yeni Zelanda oldu.

Hollanda 25 sarı ve 1 kırmızı kart görerek kendi rekorunu kırarken, Kuzey Kore oynadığı 3 maçta sadece 2 sarı kart gördü.

Şimdi geriye dönüp bakalım. Bu turnuvada akılda kalan ne oldu? Hakem hataları, vuvuzela ve aslında kalın plastikten imal edilen bir “balon” olduğu iddia edilen Jubilani.. Pek güzel..

Tamam, Suarez'in başrolünü oynadığı "Gana'nın Dramı" adlı eser, Thomas Müller'in doğuşu ve "Hollanda gibi oynayan Almanya" ile "Almanya gibi oynayan Hollanda" konuları da vardı. İspanya'nın rakibine top yüzü göstermeyen oyunu da göze çok hoş gelmemekle birlikte müthişti ve saygıya değerdi. Keita'nın taklaları ve Cruyff'un "Hollanda da İspanya da benim izlerimi taşıyan oyunlar sergiliyor," açıklaması da kayda değerdi..

Yine de Euro 2012 diyorum.. Heyecanla bekliyorum..

Uzunca bir süre ne vuvuzela ne de Üründül'ün sesini duymak istiyorum..
Zira yetti gari..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder