24 Haz 2010

Bir turnuva, 6 ders..


1992 yılında Danimarka Avrupa Şampiyonası elemelerinde başarılı olamamış ve turnuvaya katılım hakkı elde edememişti. Bu esnada 1991 yılında başlayan ve 4 yıl süren "Yugoslav Savaşı" iyiden iyiye alevlenmişti. Birleşmiş Milletler müdahalesinin ardından Yugoslavya turnuvaya katılmaktan men edilirken aynı eleme grubunda 2. olan Danimarka turnuvaya davet edildi.

Danimarka’nın daveti aldığı esnada kampını dağıtmış olduğu ve futbolcuların plajdan toplandığı, hatta ağabey Laudrup’un tatilini yarıda kesmek istemediği için turnuvaya katılmadığı futbol tarihinin en büyük şehir efsanelerinden biridir zira Danimarka Milli Takımı’nın davet aldığı dönemde, turnuvada boy gösterecek olan takımlarla hazırlık maçları yapmak üzere bölgede olduğunu birden fazla kaynaktan kendi ellerimle teyit ettim.. Üstelik, takımın yıldızı ve kaptanı “aziz” Michael Laudrup’un ise tatilini kesmemek için değil, bu gruptan çıkamamaları üzerine milli takımı bıraktığından dolayı (ki sonra geri döndü, EURO 96’da izledik kendisini) kafilede olmadığını söylemeye gerek bile yok..

8 takımın katıldığı turnuvada ilk grupta “kardeş” ve “ev sahibi” İsveç ile aynı grupta olan Danimarka, İsveç’in İngiltere’yi yenmesi ile kendini çeyrek finalde buldu. Karşısına dikilen Gullit’li Rijkaard’lı, Koeman’lı, Van Basten’li Hollanda’yı penaltılarla geçtikten sonra finalde Almanya’yı 2-0 yenip kupaya uzandı..

Şimdi gelelim çıkarılacak derslere:
1.Büyük turnuvalarda “olmaz” diye bir şey yoktur.. Elbette uçmamak gerek ama dengeli ve erişilebilir hedeflerle yola çıkmak bir sonraki adımı hazırlar, ufku açar..

2.Sırtını dayayabileceğin iyi bir kalecin varsa sorunların yarısını halletmişsindir.. Hele hele kaleni Peter the God’a emanet etmişsen 2-5-3 taktiğiyle bile oynayabilirsin..

3.Takımının yıldızı seni yarı yolda bıraksa bile inanıyorsan yaparsın.. Neticede yıldız dediğin de bir insandır ve ömrü, ayak bileğine yiyeceği sıkı bir darbe kadardır..

4.Rakibinin Klinsmann'ı, Riedle'si, Brolin'i, Rijkaard'ı varsa senin de mangal gibi yüreğin olmalı.. Korkularınla yüzleşip, onların da insan olduğunu içine sindirirsen Marco van Basten’in penaltı kaçırıp seni finale uğurladığına şahitlik edebilirsin.

5.İngiltere asla kazanamaz. (maalesef)

6."İskandinav dayanışması" bir Eurovision terimi değildir.

ÖDÜLLÜ SORU!
Bu turnuvaya ülkemizden katılan bir tek oyuncu vardı.. Kimdi bu adam?

Yine kendi asistime koşuyor ve cevabı yapıştırıyorum! O zaman 31 yaşında olan ve Trabzonspor forması giyen defansın göbeğinde oynayan Danimarkalı Lars Olsen!
Heheyt! Gelsin pötibörler..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder