1999 Mayıs’ında, İzmir Bostanlı’daki evimizin arka odasında yepyeni 37 ekran televizyonumun karşısına kurulmuş heyecanla maçın başlamasını bekliyordum. Avrupa’nın en büyüğü 90 dakika sonra belli olacaktı..
Futbolun en kutsal tapınaklarından birinde, Camp Nou’de Peter Schmeichel, Gary Neville, Roy Keane, David Beckham, Ryan Giggs, Andy Cole, Dwight Yorke, Paul Scholes ve eski kartal Ronny Johnsen’e karşı Oliver Kahn, Lothar Mattheus, Marcus Babbel, Stefan Effenberg, Carsten Janker, Alexander Zickler, Hasan Salihamidzic ve Mehmet Scholl! Deha Alex Ferguson’a karşı General Ottmar Hitzfeld! Tribünlerde 90.000 kişi! Orta yuvarlakta “uzaylı” Pierluigi Collina! Aman yarabbi! Maça gel!
Manchester United ile Bayern Munchen aynı grupta yer almıştı. İki maçta birbirlerine toplamda 5’er gol atmış ama yenişememişlerdi. Bayern grubu lider tamamlayarak, United ise en iyi ikinci unvanıyla bir üst tura çıkmıştı. Bayern, göreli olarak daha kolay rakipleri Kaiserslauten ve Sheva’lı Dinamo Kiev’i elerken United İtalyanların canını yakmış ve önce Inter, ardından da Juventus’u saf dışı bırakmıştı.
Final maçına gelindiğinde United’ın iki kozu deli kaptan Roy Keane ile Paul Scholes cezalıydı. Almanlar ise tam kadro sahadaydı. Maçın hemen başında Mario Basler’in serbest vuruştan attığı gol final meşalesini tutuşturmuştu. United bastırıyor ama Lothar Mattheus önderliğindeki 5’li savunmayı aşamıyordu.
İkinci yarı başlar başlamaz Janker, Schmeichel ile karşı karşıya kaldı ama Dev Viking gole izin vermedi. Dakikalar 90’ı gösterdiğinde Janker tekrar sahneye çıktı ve Schmeichel’ın üzerinden aşırttığı top direğe takıldı.
Maçta 3 dakika uzatma olduğunu gösteren tabela yükseldiğinde, takımları az önce net bir gol kaçıran Bayern taraftarları meşalelerini yakmaya, kupa ise Bayern Munchen için süslenmeye başlamıştı.
90. dakika dolup 91.’sinden yemeye başladığı sırada David Beckham köşe vuruşunu kullanmak üzere topun arkasına geçti. Ortaladığı top rakip ceza sahasında gol arayan Schmeichel’ı aşıp 70. dakikada oyuna giren “Teddy Bear”’in önüne düştüğünde ve saniyeler sonra Kırmızı Şeytanlar gol sevinci içinde orta yuvarlağa koşmaya başladığında tarihin en büyük geri dönüşlerinden birinin fitili ateşlenmiş oldu.
80. dakikada oyuna giren “süper yedek” Ole Gunnar Solksjaer 92:30’da yine David Beckham’ın kullandığı kornere ayak koyup skoru 2-1’e getirdiğinde ise zaman durdu, dünya tersine döndü! Az önce sus pus oturan üzgün İngiliz taraftarlar coştu, kutlamalara başlayan Almanlar ise tarifi mümkün olmayan bir hayal kırıklığı ile baş başa kaldı.
30 saniye sonra maç bittiğinde İngilizler sahada dans ediyor, büyük kaptan Oliver Kahn ve takımı ise hüngür hüngür ağlıyordu.
Bunca yıldır futbol tutkunuyum, sayısız maç izledim böyle inanca şahit olmadım. Onlarca geri dönüşe şahit oldum böyle destansı bir savaş görmedim. O kadar ağlayan futbolcu gördüm, hiçbiri Kahn’ın gözyaşları kadar koymadı. (Uslanmaz bir İngiliz futbolu hayranı olarak United’ı desteklediğimi söylememe gerek yok sanırım.)
Canım annem iyi ki almış bana o 37 ekran Vestel’i.. :)
-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-
Lüzumlu / lüzumsuz bilgiler:
- Maçtan sonra “Deha” Alex Ferguson, “Sir Alex Ferguson” oldu.. Peter Schmeichel, “bu kadar heyecan yeter” diyerek Portekiz’in yolunu tuttu. Dünya da David Beckam’ına ve turnuvada gol kralı olan Andry Schevchenko’suna kavuştu..
- Ronny Johnsen, Norveç’ten Beşiktaş’a transfer olduktan sonra risksiz ve “kemik” gibi oyunuyla dikkatleri üzerine çekip 1996 yaznda 1,2 milyon pound karşılığında ada’ya adım attı. United formasını 6 yıl terletti, 4 lig şampiyonluğu bir de şampiyonlar ligi şampiyonluğu yaşadı. 61 kez milli olan Ron, Aston Villa, Newcastle United ve son olarak da Valerenga formalarını terlettikten sonra 2008 yılında emekli oldu.
- Turnuvada ülkemizi temsil eden Galatasaray; Rosenborg, Juventus ve Atletico Madrid’le birlikte yer aldığı grupta 8 puanla 2. oldu ama o dönemki sistem gereği en iyi iki ikinciden biri (United ve Real Madrid) olamadığı için bir üst tura çıkamadı..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder